Eski TİP’ten Oya Baydar’dan ‘yeni’ TİP’e sorular
14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte milletvekilleri için sandıklar kurulacak. Muhalefetin seçimi kazanması durumunda, milletvekili aday listeleri, anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşabilecek şekilde titizlikle hazırlanır. Seçim ittifakları her bölgede en az oy kaybedecek liste üzerinde çalışıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı bünyesinde TİP’in kendi listesiyle seçime gireceğini açıklaması ittifak partileri ve siyasi çevrelerde tartışma yarattı.
T24 yazarı Oya Baydar, TİP’in bu kararını değerlendirerek, “Kendisini muhalefet olarak gören ve kurtulmak isteyen bizler için zor da olsa hepimiz muhalefetin en çok milletvekili çıkarmasına odaklanmalıyız. bu rejim.” o yazdı. 14 Mayıs’ta kritik bir seçimin yapılacağını vurgulayan Baydar, bu seçimin tabandan demokratik bir ortamda normalleşmeye ve siyasetin yürütülmesine imkan verecek bir bölgesel seçim olduğunu belirtti. Baydar’ın “Sosyalist Sol Zayıf Olmasın” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Bildiğim kadarıyla Emek ve Hürriyet İttifakı partileri Yeşiller ve Sol Gelecek Parti listelerinden aday olacaklar. Sadece TİP kendi adına, kendi listeleriyle katılma kararı aldı. Bu kararın pratik anlamı şu ki; TİP adaylarının seçildikleri bölgede/ilde yeterli oyu alamamaları, bir mecliste en fazla oyu almaları, en çok oyu alan parti lehine kaybetmeleri, oyların AKP’ye gitmesi anlamına gelebilir. , ya da HDP oylarını çalmak anlamına da gelebilir.
TİP’in gücüne güvendiği ve yeterli oy alabileceğini düşündüğü İstanbul, İzmir ve Hatay gibi yerlerde milletvekili seçmek için gereken oy sayısı 100 bin 90 bini buluyor. Bu genç ve aktif parti; Son zamanlarda adından oldukça söz ettirmesine rağmen ünlü simaları, sanatçıları, televizyoncuları vb. aday göstererek HDP ile barışamayan sol muhalefeti ‘beyaz Türkler’i etkilemesine rağmen güzellik imajı, belagati ve belagati ile dikkat çekmektedir. Nispeten radikal bir telaffuzla, seçim günü geldiğinde umduğunu mu bulacak yoksa İttifak’a milletvekili mi seçilecek? kaybedecek mi? Ülkeye ve hepimize karşı taşıdıkları sorumlulukla bunu yeterince hesaplamaları gerekiyor.
Türkiye İşçi Partisi’ne (bugünkü TİP değil, 1960’lar-70’lerin tüm Türk sosyalist solunun ortaya çıktığı parti) 1964’te katılan ve bugün hatalarından ve yenilgilerinden ders almış biri olarak şunu söyleyeyim, insan gibi , siyasi yapılar, partiler ve örgütler de içeriden bakıp kendilerini kendi gözleriyle değerlendirdiklerinde yanılgılara ve sübjektif görüşlere kapılırlar. Kendilerine kapanırlar, durumu ve şartları olduğu gibi değil, kendi istedikleri gibi görürler. Duvarlardaki dev aynalar eğlenceli ama gerçekçi değil.
Açık konuşayım: TİP’te umut gördüğüm kadar, 60 yıllık sol yanlışlarımızın filizlerini de görüyorum. Ve aslında korkarım ki, seçim sonuçlarında yaşanabilecek olası bir hayal kırıklığı, Emek ve Özgürlük İttifakı’na zarar vermekle kalmayıp, kayıplardan kendilerini sorumlu tutarak umut kıvılcımını da yok edecektir.” (HABER MERKEZİ)
